Yazılış’ın Katmanları

Yazı, Dil Arkhitektoniği cihetinden, belirli katmanlara sahiptir. Esasen, Hakk’ın bir tezahürüdür ve Ontolojik Hiyerarşi’ye tâbîdir.

Yazılış’ın katmanlarından bahsedelim.

Yazı, Dil Arkhitektoniği cihetinden, belirli katmanlara sahiptir. Esasen, Hakk’ın bir tezahürüdür ve Ontolojik Hiyerarşi’ye tâbîdir. Gene aynı sebepten, Yaradılış’ı ifade etmek için analojik biçimde Yazılış’ın aşamaları düşünülebilir; veya bağlamına göre bu iki kavramdan birisi ötekini remzedebilir.

Yazılış ve Yaradılış, Sıfır’dan başlar. Gerçi Metafizik Sıfır, esasen tam bir yokluktan ziyade, Sınır’landırılmamış İmkân’dır. Beyaz sayfa, tüm potansiyelleri kuşatır.

Yazılış’ın katmanları Doğuş ile meydana gelir; yani Yazı, Besmele ile (yani Allah Rahman Rahim isimlerinin tecellîsi ile) Rahim Sıfatı’nın kapısından, bağlı olduğu İsim ile birlikte doğar. Esasen, bu her bir varlık için geçerlidir.

Zaman içerisinde, Yeni Doğan büyür ve katmanlar geliştirir. Bu herhangi bir varlıkın içinde inşa olan bu katmanlar, onun Nefs Matrisi’ni oluştururlar; ve buna bağlı olarak da “benlik algısı”nı. Şu itibar ile; bir şey var edilmiş, halk edilmiş ise bir Nefs’i vardır.

Katman’ların bilgisini Hafıza tutar, onları muhafaza eder. Veya başka bir ifade ile, Allah onu Hafız ismi ile muhafaza eder. Bir şeyin toplam hafızası ise, Nefs’ine eşdeğerdir. Nefs Matrisi’nden kaynaklanan “benlik algısı” ise Muhayyile tarafından oluşturulur; dolayısıyla tam anlamı ile hayalîdir. Gene de, bu onu tamamen değersiz veya anlamsız kılmaz, keza Zaman Meleği’nin getirdiği varoluş tecrübesine, Hafıza’nın tuttuğu Katman’ların bilgisine dayanır. “Dayanak”, “dayanılan şey” olması bakımından, Hafız ismi Kayyum isminin hükmü altındadır. Yani Kayyum olan Hakk, varoluşu “ayakta tutar”. Bilgi’yi suretlere büründürüp “canlandırması” bakımından, Muhayyile de Hayy isminin hükmü altındadır. Yani Hayy olan Allah, varlığını muhafaza ettiği varlıkı “canlandırır” ve onu “hareket ettirir”. Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih ederiz, O’nun Var ettiği yok olmaz, ve O’nun Can verdiği ölmez. Sadece, ölümü “tadar” ve Allah’ın kelâmı ile “…Biz’e döner”. Tüm güzel İsim’ler (esmâ ül hüsnâ) O’na, Ahad Samed olan Zât’a aittir. “O, doğmamış-doğurulmamıştır ve O’nun bir dengi de yoktur”.

Anlaşılamayan O ki, Asıl Yazar o Zât’tan başkası değildir.

Anlaşılan O ki, Asıl Yazar Zâtım’dan başkası değildir.

Bu ikisi arasındaki tek fark cehlin giderilmesidir, “anlaşılamayan-anlaşılan” ifadesidir.

11.03.2025

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 590

One comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir