Samimiyet (İç-Dış Bütünlüğü), “Say’gı” için esastır. Samimi olmak demek, nefsimizde tecellî eden Asl’ı, olduğu gibi Söz’e dökmek demektir. Peki, Aslî Nitelik’lerimizin Sahibi ve Yaratıcısı kimdir? Bu şüphesiz Âlemlerin Rabii olan Allah’tır. Nefsimiz ile Öz’ümüzdeki Nitelik’leri perdelediğimiz müddetçe, yani nefsânî çıkarlarımız için dürüstlüğümüzü zedelediğimiz ve kirlettiğimiz müddetçe, Söz’ümüz Öz’ümüzü hakkıyla yansıtmaz, Allah’ın, Hakk Kelâmı hâline gelemez. Dolayısıyla İç’sel Bilgi, nefsimizin alçaltıcı tavrına karşı verdiğimiz mücadele ile doğuşa gelir.
İç’sel Bilgi’yi doğuran, tek-bir “ders” vardır, kalanları (ona nispetle) teferruattır: “La İlahe İllAllah, Muhammeden ResulAllah.”
Bu, tüm Sayı’ların aynı temel zikre, yani (Bir’i) Say’ma Zikri’ne dayanmasına benzer. Hepsi zaten Bir’de saklı ve sırlıdır. Zikir, Zaman ile onun nâmütenâhî (dolaysız) tecellisini meydana getirir. O zaman, deriz ki; Bilgi, Zaman’ın Seyr’i ile doğuşa gelir, yani “Zaman ile zikir” veya daha doğru ifade ile “Zikr’edildiği Zaman” ile… Sahibi, Arş’ın ve Kürsü’nün Sahibi olan Allah’tır.
Buradan Numeroloji kavramına nazar edelim. (İki Latince sözcükten oluşan bu) Numerus-logia tamlamasını Türkçe “Sayı’lara dair fikriyat” olarak çevirebiliriz. En başta belirtelim ki, saf Metafizik zaten “Say’ım Nazariyatı” diyebileceğimiz şeyi kapsar ve kuşatır. (Dolayısıyla “Sayı’lara dair fikriyat” diyebileceğimiz Numeroloji’yi de kapsar ve kuşatır.) “Var”dan itibaren sayma işlemi Ontoloji’yi meydana getirir. (Metafizik, Ontoloji’nin ötesindedir, keza “Kim’dir, ‘var’ diyen?” sorusunu da kapsar.)
Dolayısıyla Numeroloji (Numerus-logia) – en azından – bir Ontoloji’nin hükmü altındadır (ve bunun bilinci ile ele alınmalıdır). Bu demektir ki; Kişi’nin Nitel Sayı’lara dair anlayışı, onun Var’lık tasavvuruna bağlıdır.
Mesela bir materyalist, Sayı’ya sadece niceliksel bir anlam atfedecektir, çünkü “Varlık tasavvuru” bunu gerektirir, (yani, esasen Nitel olanı Nicel olana indirgemesini – çünkü materyalizm tam olarak budur). Bir hanif, hepsinin Aslî Kaynağı’na (Aslî Yaratıcısı’na) yönelecek ve O’nunla birlikte sayacaktır. Eski geleneklerin mitolojilerinde, bunlara (Sayılan’lara) “tanrılık” atfedildiğine de rastlanabilir – Yaratıcılık sıfatının bir zuhuru olmaları bakımından. Bir Tao-cu ise sayma işlemini Tao’nun (Yol’un) işi olarak tasavvur edecektir.
Özetle; Kişi, Bütünlük İlkesi gereği (ve öncülleri olan Birlik-Adalet-Uyum İlkeleri gereği) her şeyi kendi Anlayış’ına göre sayar, ve Sayı kavramını buna göre algılar.
06.12.2024