Enstrüman’ın “Güç aktarma aracı” olduğunu söylemiştik, ve Anlatı’sı Güç Olan’ı anlatmak için kullanıldığını söylemiştik. (Ki buradaki Anlatım, en genel anlamıyla düşünülerek “gerçekleştirilen” olarak anlaşılabilir. Keza Yaratıcı’nın “An’la’t’tığı” şey, yani Anlatım’ı, “gerçekleştirdiği” şeydir.)
Sıfat’ların da (Seyir İlkesi gereği) Ruh’un Seyr’i ile ortaya çıktığını söylemiştik. Bunu Enstrüman’lar için düşünüp, şunları söyleyebiliriz:
Enstrüman, Güç’ün yoğunluğunu alır. Böylece işin, Anlatım’ın gerçekleştirilmesinde büyük verimlilik sağlar. Bu durumda, Güç’ün yoğunluğunu alması ile birlikte, mânânın ve oluşturduğu düşüncenin yoğun ve cisimleşmiş formu olarak anlaşılabilir. Bu, aynı zamanda, Enstrüman’ın kendisine tekâbül eden Sıfat için bir sembol/remz olarak zikredilebilmesine olanak sağlar.
Nun… vel Kalem ve ma yesterun
Kalem Suresi 1. Ayet
Nun… yemin olsun Kalem’e ve yazdıklarına
Önce Nun gelir, yani mânâ aktarımını ifade eden Harf; sonra “yemin” gelir, ki belirttiğimiz tekâbüliyete işaret eder; Kalem ise Aktaran Enstrüman’dır ve ondan Aktarılan yani Yazılan doğar.
Bu nüzul ile Nun “yeminden geçerek” Kalem’de cisimleşir, Kalem ise “ve ile bağlanarak” Yazılan’ı meydana getirir. “Yeminden geçmek”, Ontolojik Hiyerarşi’deki nüzulü/inişi/geçişi ifade eder. Ve bağlacı ise daha önce bahsettiğimiz gibi, İlke’nin (yeniden) açılım hareketini ifade eder.
21.07.2024