Rüya Yazımı

Rüya Yazımı, aynı anda iki şeydir: Görülen’in zikri ve Görülmeyen’in zikri.

İnsan, kendi rüyalarını anlayabilir mi?

Rüya’nın görülmesi için, İkilik gerekir; keza her Yansıma için İkilik (Dualite) gerekir. Rüyalar söz konusu iken, bu “Rüya-Gerçek İkiliği”dir. Dolayısıyla, Rüya’nın önce “ora”dan “bura”ya aktarılması, yani yazılması gerekir. Bu Rüya’nın hatırlanılması, yeniden zikridir. Böylece Dil, “iki dünya” arasında, “orası” ile “burası” arasında bir aracılık işlevi görür. İki dünyayı buluşturur, aynı sahnede seyir imkânı sağlar.

Rüya Yazımı, bu minvâlde, aynı anda iki şeydir: Görülen’in zikri ve Görülmeyen’in zikri. İkilik gereği bu böyledir. Görülen’in zikridir, çünkü Görülen Rüya yazılır; Görülmeyen’in zikridir, çünkü Rüya’nın ardındaki/ötesindeki Gerçek’in bir ifadesidir; Rüya Gerçek’in bir Yansıma’sı olduğundan, böyle söyleriz. Dil’e geldiği kadar.

Gerçi, Gerçek’in Rüya’nın bir Yansıma’sı olduğu da daha az doğru değildir. Hakikat, İki’sini Bir’ler.

Vakıa o ki, her sahih Gelenek’te, Rüya Yazımı/Anlatımı temel bir pratik olarak kendisine yer edinir. Rüya’nın (tam anlamıyla) yorumlanması ise, ancak Rüya ile Gerçek arasındaki tekâbüliyetin idrâkinde olan, ve ardındaki Hakikat’e vâsıl olan bir Kâmil Mürşid tarafından mümkündür. Aksi takdirde, Kişi yürüdüğü Yol’un Harita’daki yerini nereden bilecek?

18.06.2024

Emin Ali Ertenü
Emin Ali Ertenü
Articles: 549

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir