Hakk’ın çeşitli isim ve sıfatlarını her baktığımız yerde görürüz. Hakk BİR’dir, tek bir/tekbir olandır. Düşünüyorum ki; Hakk’ın isim ve sıfatları, farklı/çeşitli dillerde tecelli ediyor. Biz İnsanlar, farklı dilleri keşfetmez isek, tek “anlamlı” dilin, kendi konuştuğumuz dil olduğunu zannederiz. Bu yanılgı büyük oranda keşif eksikliğinden ve önemli ölçüde de kibirden kaynaklanır.
“Dil” kelimesi ile “ifade biçimi, şekli, yöntemi” anlamını işaret etmek istiyorum. Beşerin kötülüğü emreden tarafı ise öyledir ki, kendisine benzemeyeni düşman ilan etmeye yatkındır. Ne kadar farklı ise, o kadar nefret eder o şeyden. Aslında kendi benliği de dahil hiçbir şey birbirine tıpatıp benzemediği için, Beşer’in alçak yönü her Şey’e nefret besler; sadece dereceleri değişkenlik gösterir.
Oysa her Şey, kendi dilini konuşur. Köpekler, kediler, kuşlar, ağaçlar, bilgisayarlar, yazılımlar, kitaplar, şiirler, resimler; her Şey, çevresi ile etkileşim halindedir ve kendi fizikî yapıları aracılığıyla kendilerini “ifade ederler”. Fakat çoğunlukla İnsan olmayanlara “konuşmazlık”, ortaya koydukları kelâma ise “anlamsızlık” atfederiz. Bunun özünde, mesela benim Çince konuşan bir kimsenin konuşmasına “gürültü”, alfabesine “saçmalık ” ifadeleri ile hakaret etmemden bir farkı yoktur. Bu durumda gerçek oldukça basittir: Çince bilmediğim için, cehalet ve ahlaksızlığımdan kaynaklı, hakaret ediyorumdur.
O zaman belki de, basit bir gerçeği kabul ederek yaşamak gerekir: Biz İnsanlar, her dili bilemeyiz. Ancak bu kabulden sonra başkaca ifade ve kavrayış biçimlerini tanıyabiliriz. İlkel bir içgüdümüz bu “yabancı” olanı çok kez bir tehdit olarak algılasa da, ancak şu gerçeği hatırlar isek huzur bulabiliriz: “Bu dil de Hakk’tandır. Yaratılmış ise, onun da Hakk’ı vardır.”
Bu ilk iki aşamadan sonradır ki, bunlar en zor olanlardır, içimizde Varlığın konuştuğu dilleri kavrama konusunda bir sezgi kabiliyeti gelişmeye başlar. Artık gözlerimizin önündeki sonsuz çeşitliliğe, tehdit unsurları olarak değil, Hakk’ın ortaya koyduğu ayetler olarak bakabilir hale gelmeye başlarız. Böylece Felsefe, Sanat, Bilim, Edebiyat’ın meydana çıktığını görürüz. Çünkü bunların hepsi ortak bir İş yapar: İnsan’ın Varlığın dilini/dillerini öğrenmesini sağlamak.
26.12.2022